Madımak Katliamı’ndan ağır yaralı kurtulan müellif ve edebiyat öğretmeni Lütfiye Aydın, “Dünyanın gözü önünde aslanın ağzına atıldık” dedi.
Lütfiye Aydın
Lütfiye Aydın, Madımak Oteli’ni yakarken, eşiyle apartman boşluğuna atlayarak katliamdan ağır yaralı kurtulan bir muharrir ve edebiyat öğretmeni. Madımak katliamıyla “yaşamının tabanına adeta dinamit koyulduğunu” belirten Aydın, 2 Temmuz 1993 günü yaşadıklarını Cumhuriyet’e anlattı:
“Büyük bir şangırtıyla cam kırıldı. Bunun üzerine hepimiz koridorlara gittik, orada kurbanlık koyunlar üzere oturduk. Yakılacağımız vakti bekledik. O periyot benim için camın kırıldığı ana kadar var. Yangın kısmını hatırlamıyorum. Bende önemli hasar kaldı. Eşimin anlattığı kadar biliyorum. Otel alev alev yanmış. Bel kemiğim kırılmış. Kızgın cam yağmurundan ötürü 3. derece yanık oluşmuş.”
Morgun kapısından dönmüşüm. Ankara’ya cenazelerin taşındığı uçakla getirilmişiz. İnsan hayatı değerli değil. Değerli olsa 8 saat taşlanıp yakılmaya müdahale edilirdi. Dünyanın gözü önünde aslanın ağzına atıldık. Hastaneye yattıktan sonra gördüğüm yanık tedavisi bir azap üzereydi. Belleğimi yitirdim. Ben müellifim, öğretmenim. Hayatımın tabanına dinamit konulmuş. Tam dört dörtlük trajedinin içinden çıktım geldim. Okumayı daha sonra öğrendim.”
Duruşmalara katılmadığını kaydeden Aydın, “Eşim, ‘Bu laik Cumhuriyete bir atak, bunun için davacıyım’ dedi. Bunun bir laiklik hengamesi olduğunu kitleler hâlâ içselleştiremedi” dedi. Aydın, “‘Yaşasın şeriat, kahrolsun laiklik’ sloganları atıldı. Bu olay Alevilik-Sünnilik değil. Ya laiklik ya şeriat kavgasıydı” diye konuştu.