Hürriyet yazarı Yalçın Bayer, Tekirdağ, Marmaraereğlisi’nde yaptığı pazar alışverişindeki izlenimlerini köşesine taşırken, “Alışveriş eden de esnaf da birbirinin yüzüne bakamıyor” dedi.
Bayer, besin eserlerindeki pahalılığa dikkat çektiği yazısında şunları kaydetti:
“Fasulye tiplerinin en düşük fiyatı 70 lira. Biri alışveriş ederken,-öğretmen olabilir- bizim hanıma ‘1000 lira bütçe ayırıyorum, ne yazık ki yetmiyor’ diyor. İki çocuğu için iki soyulmuş enginar almak istedi, 100 lira olunca vazgeçti. Bamya 100 lira. Şeftali de, kiraz da alamadığını söyledi. Tekirdağ köylerinde yazlık eser bittiği için Bursa’dan getirildiğinden fiyatı da yüksek oluyor. Aydın’dan gelen incir 120 TL idi. Domates 20 lira civarındaydı, güzel ki üretimin çokluğundan fiyatı düşük sayılabilir. Tanıdık bir sebzecimiz vardı, iki yıl evvel karısı kanserden öldüğü için hayata kırgın. Hiç keyfi yok bir yıldan beri. ‘Nasılsın?’ diye sorunca ‘Ne yapayım, tezgâh bu, işi bırakacağım, müşterimiz geliyor, yarım kilo ya alıyor ya da alamıyor, onlara karşı çok mahcubuz esnaf olarak. Biz satıyoruz lakin bu fiyatlar hem can hem de cep yakıyor. Yararımız mazota gidiyor’ diyor.
En üzücü tarafı bu şartlarda pazara alışveriş için gelenlerin, -çoğu yazlıkçı- en az yarısı küçük oranlarda alışveriş yaparak meskenine dönüyor fakat bir sorsan neler söylediğini burada yazamayız. Yani pazar kalabalığı her iki kesim için ‘utanç pazarı’na dönüşmüş.”