Fehmi Koru*
Günlerdir tartışıldığı, devlet ismine konuşabilecek çabucak herkesin görüş açıkladığı, protestolara sebep olan, RTÜK’ün de işin içine karıştığı bir hususta ben tek söz bile etmedim.
Sebebini açıklayayım: Neyi tartıştığımızı anlamadım da ondan…
Biz Disney+ platformunun çektirdiği Atatürk dizisinin yayınını istiyoruz ve şirket bunu yayınlamamaya karar verdiği için de kızıyoruz; söylenen bu.
Öyle mi? Tuhaf gerçekten…
Konunun bana tuhaf gelmesi şundan: Ekseriyetle kimi sinemalar ve dizilere bir sebeple kızar ve yayınlarına yasak koyarız biz.
Billy Hayes isimli, uyuşturucu yüzünden ülkemizde mahpus yatmış ve nasılsa cezaevinden kaçmayı başarmış birinin yazdığı romandan hareketle ünlü Amerikalı direktör Alan Parker’in 1978 yılında çektiği ‘Midnight Express’ (Geceyarısı Ekspresi) sineması sözgelimi…
Film uzun yıllar ülkemizde gösterime giremedi.
Ondan öncesi de var.
Charles Branson ve Tony Curtis üzere Hollywood ünlüleriyle Fikret Hakan ve Salih Güney’in de rol aldığı 1970 imali ‘You Can’t Win ‘Em All’ (Hep kazanamazsın yahut bizde ünlenen ismiyle ‘Paralı askerler’) sinemasında Atatürk de canlandırılmaktaydı.
Çekimi sırasında gazetelerimizin çarşaf çarşaf fotoğraflı haberlerini yayınladığı ‘Paralı askerler’ sineması de ülkemizde hiç gösterime girme talihi bulamadı.
Yasaklandı zira.
Tıpkı direktör David Lean’nin uzmanlarca ‘muhteşem’ diye tanımlanan 1962 imali sineması ‘Lawrence of Arabia’ (Arabistanlı Lawrence) sineması üzere. Osmanlı’ya karşı girişilmiş Arap isyanında ön planda yer alan T. E. Lawrence isimli İngiliz casusunun hayatından beyaz perdeye aktarılmış bu sinema de, bizde, yasaklı olduğu için sinemalarda gösterilmedi.
Bunlar varlıkları bilinen, diğer ülkelerde vizyona girmiş sinemalar; bir de senaryoları beğenilmediği için ülkemizde çekimine müsaade verilmemiş birçok yabancı sinema bulunuyor.
Hadi bu sinemalar yabancıların imzasını taşıyor; Kemal Tahir’in bir romanından Halit Refiğ’in TRT için çektiği ‘Yorgun Savaşçı’ dizisinin başına geleni hatırlıyor musunuz?
Yıl 1980’di. 12 Eylül darbesinin yapıldığı yıl. Askerler, 1978’de çekimine karar verilmiş ve o vaktin parasıyla 40 milyon TL harcanarak 1979’da çekimi tamamlanmış Atatürk ile de ilgili bu dizinin yayınına sadece yasak getirmekle kalmamış, çekimin bütün kopyalarını yaktırdıklarını da 1983 yılında duyurmuşlardı.
Doğru olmayan bir bilgiydi bu; askeri idare ‘‘Yakıla’’ talimatı vermiş olsa bile, dizinin kayıtlarından bir kopyasının saklandığı uzun yıllar sonra anlaşılmıştı; HBB televizyonu tıpkı romanı yine dizileştirdiğini açıklayınca, yakıldığı duyurulmuş kayıtların bir kopyası TRT’de yayına sokulabilmişti (1993).
Şimdilerde yayın dışı kalmış olan HBB televizyonu, TRT’yi elindeki tek kaydı yayına sokmaya zorladığı yıldan bir yıl evvel de (1992), ‘Türkiye’de birinci defa’ olarak ‘Midnight Express’ sinemasını ekranına taşımıştı.
Bir sinemasever olarak belleğimin bir yerinde bu bilgiler yer aldığı için, şimdilerde bir yabancı platform çekimine katkıda bulunduğu Atatürk ile ilgili bir diziyi yayınlamaktan vazgeçti diye kopartılan gürültüyü anlamakta zorlanıyorum.
‘‘Atatürk sinemalar ve dizilerde gösterilemez’’ kalıbından vazgeçildi de haberimiz mi olmadı?
Nice ünlü artistler o role talip oldular, ilgi gösterilmediği için, üzerinde bayağı çalışılmış projeler hayata geçirilmedi zira.
Disney’in yaptığı elbette kabul edilebilir bir şey değil.
Yıllar uzunluğu, kendilerinin 1915 olayıyla ilgili tezlerini yansıtan sinemalar ve diziler çekildi; Disney’in yayına hazırlandığı dizi, anladığım kadarıyla, o olayla da ilgili değil.
Agos gazetesi genel yayın direktörü Yetvart Danzikyan hoş söylemiş: ‘‘Bir diziyi maksat almak, onun yayınlanmaması, hatta hiç çekilmemesi için gayret göstermek, bu örnekte, bana manalı görünmüyor. Burada bir zafer yok.’’
Eğer mevzuyu gerçek anlamışsam, ben de ‘‘Ayıp etmişler’’ diyorum.
*Bu yazı fehmikoru.com adresinden motamot alınmıştır.