Cambridge Analytica skandalı, 2018 yılında 50 milyon Facebook kullanıcısına ilişkin bilgilerin adapsız kullanıldığının ifşa olması ile patlak verdi.
Şirket, “tüketici, takipçi, seçmen davranışlarını değiştirmek isteyen” iş dünyası ve siyasi partilere hizmet sunan bir bilgi tahlil şirketi olarak çalışıyordu.
Zaman içinde kullanıcı bilgileri yöntemsiz biçimde elde edildiği belirlenen kişi sayısı 90 milyona yaklaştı.
Şirketin, ABD’de Donald Trump’ın lider seçilmesinde ve İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkma (Brexit) süreçlerinde, seçmen davranışları üzerinde tesirli olduğu düşünülüyordu.
Skandal, İngiliz The Observer gazetesinin haberi ile gün yüzüne çıktı.
Gazete 2014 yılında, 50 milyon Facebook kullanıcı profilinin İngiltere merkezli Küresel Science Research şirketi tarafından toplandığını yazdı.
Kullanıcı bilgileri bir kişilik testi ile elde edildi.
Testi yapmaları için fiyat ödenen Amerikalılar ile bu bireylerin Facebook arkadaşlarının toplumsal medya dataları ele geçirilmişti.
Süreçte, Cambridge Analytica’nın seçim sandıklarındaki tercihleri etkileyebilecek ve öngörebilecek güçlü bir yazılım kullandığı sav edilmiş ve bu sistem ‘tam teşekküllü propaganda makinesi’ olarak tanımlanmıştı.
Şirketin yöneticisi olan Alexander Nix, “Demokratlar teknoloji ihtilalinde öncülük ediyordu, bilgi tahlilleri ve dijital dünya ve Cumhuriyetçilerin rekabet etmekte başarısız olduğu alanlardı. Biz de bunu bir fırsat olarak gördük” demişti.
Şirket ise usulsüzlük yaptıkları savlarını reddetmiş ve bilgilerin hiçbirinin ABD’de 2016’daki başkanlık seçimlerinde kullanılmadığını savunmuştu.
Facebook’un kurucusu ve idare heyeti lideri Mark Zuckerberg, kullanıcı bilgilerinin müsaadesiz paylaşılmasıyla ilgili süreç içinde ABD Kongresi’nde söz verdi ve özür diledi.
Şirkete tarihi bir ölçü olan 5 milyar dolar ceza kesildi
Cambridge Analytica şirketi de kapatıldı.