Cumhuriyet; 7 Nisan’da Ulusal Eğitim Bakanlığı (MEB), Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) arasında “Çevreme Hassasım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES)” projesi ismiyle yeni bir protokol imzalandığını, bu kapsamda öğrencilere okul içi ve dışında “değerler eğitimi” verileceğini, din vazifelilerinin projede yer alacağını, müftülüklerin de faal çalışacağını gündeme getirdi.
Protokolün birinci uygulamaları ise Eskişehir ve İzmir’de yaşama geçirildi. Avukatlar İsmail Sami Çakmak ve Tuncay Alemdaroğlu, ÇEDES protokolünü yargıya taşıdı. İzmir ve Eskişehir cumhuriyet başsavcılıklarına yapılan yapılan müracaatlarda, hususa ait yapılan haberlerin dahi “birer kabahat ihbarı olduğu, hata duyurusuna gerek olmadan cumhuriyet savcılarının resen soruşturma başlatması gerektiği” vurgulandı. Dilekçede, “Savcılar, bu cürümleri görmezden gelemez” denildi.
‘PEDAGOJİ EĞİTİMİ YOK’
Dilekçede, “Öğretmenlerin yapabileceği ve yapması gereken rehberlik hizmetlerinin pedagoji eğitimi ve liyakati olmayan din görevlilerine bırakılması, yani öğretmenlerin yerine Diyanet işçisinin ikame edilmesi başta anayasa olmak üzere yasa kararlarına açıkça karşıt. Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli olan laiklik prensibine aykırı” sözleri kullanıldı.
‘KAMU DAVASI AÇILSIN’
Din vazifelilerinin ÇEDES kapsamında görevlendirilmesinin anayasayı ihlal kabahati oluşturacağı kaydedilen dilekçede, “Diyanet’e bağlı din görevlilerini ‘değerler eğitimi’ ismi altında okullarda görevlendirmenin, İslam dininin yalnızca bir mezhebine ilişkin kuşak yetişme maksadını taşıdığı açık ve net görülmektedir” denildi. Dilekçede, protokolü uygulayan vilayet valileri, vilayet ulusal eğitim müdürleri ve vilayet müftüleri hakkında kamu davası açılması istendi.